Kabuk Adam - Aslı Erdoğan
Seminerden seminere koşturan, hayatlarını bilime adamış bir fizikçi topluluğu ve bu seksen kişilik fizikçi topluluğu arasından sıyrılan yapayalnız bir kadın, deniz kabuğu satıcısı olan bu sayede geçimini sağlamakta olan ve gettoda yaşayan Tony namı değer Kabuk Adam, hırsızların katillerin uyuşturucu satıcılarının kol gezdiği bir ada, terli vücutları ile müziğin ritmine ayak uydurarak en gizli sırlarını açığa vururcasına şehvetle dans eden çiftler, Karayipler’in kavurucu sıcağı ve ne zaman geleceği belli olmayan tropikal yağmuru..
Kabuk Adam okurken içimi ürperten, kimi yerde tedirgin eden fakat bunlara karşılık içimde tatlı bir his meydana getiren, gerçekliğinden böyle bir şeyin gerçek olmasından, iki insanın bu denli derinden bağ kurması, birbirini anlaması ve bu iki insan arasında başlayan sıra dışı bir arkadaşlık karşısında şaşkınlığa uğratan bir kitaptı.
"O ana kadar birbirimizle aracısız konuşabiliyorduk; iki insanın çıplak, maskesiz, bir zırha ya da kalkana sığınmadan iletişim kurabilmesi kutsal, mucizevi bir şeydi. Ortak bir geçmişe, birlikte var olma düşlerine dayanmayan bir ilişki, alabildiğine güçlü ama bir o kadar da kırılgandı" (s.83).
Romandaki kahramanımız bir kadın. Olaylar onun ağzından bu olayları bizzat gören, duyan, hisseden kısaca yaşayan kadın kahramanın ağzından anlatır Aslı Erdoğan. Bizzat kahramanın başından geçenlerdir anlatılanlar. Tek bir kişinin etrafında şekillenen bir kurgu söz konusudur. Kitabın kahramanı olan bu kadın ile Aslı Erdoğan arasında benzerlikler vardır. Bu benzerliği Aslı Erdoğan hakkında yaptığımız, “Aa bu kadın kimmiş, neciymiş, ne yaparmış? “ soruları zihnimizde gezinmeye başladığı ve elimizin telefon tablet veyahut bilgisayar klavyesine uzanıp da Google’da Aslı Erdoğan ismini aratıp önümüze ilk çıkan sayfa olan Vikipedi’de hayatına şöyle kısacık bir göz atarak yapmış olduğumuz merak giderici kısa bir araştırmadan sonra görürüz. Roman kahramanı tıpkı Aslı Erdoğan gibi bir fizikçidir. Yurt dışında fizik eğitimi almaya devam eden fakat bulunduğu ortamdan pek de hoşnut olmayan bir kadındır. Bu kadının ismi yoktur. İsmi geçmeyen kahramanımız doğup büyüdüğü ortam neticesinde sevgisiz kalmış biridir. Bu sevgisiz büyüdüğü ortam onu yalnızlığa iter, yalnızlığı ise çevresine yabancılaşmasına neden olur. Yabancılaşma yaşayan bireyin sancılarıdır aslında okuduğumuz. Ardından Tony ile tanışır. Bilgece ve şeytanca birbiriyle tezatlık oluşturan bu iki yönüyle kahramanı kendisine çeker ve böylece Karayip macerası ile beraber mucizevi bir dostluk da başlamış olur.
“Güçlü bir önseziyle biliyordum ki Kabuk Adam’ın bana öğretebileceği, o zamana değin ıskaladığım çok önemli bir şey vardı; yaşama dair, belki ölüme" (s. 24-25).
"Çünkü yaşamaya katlanabilmenin bazı koşulları vardı: Okumak, öykü yazmak, arada bir dans etmek, sokaklarda başıboş dolaşmak gibi" (s.4)
"Duyumsayarak yaşamak. Kemiklerini eritircesine ısıtan güneşi, yağmurun küçük, serin parmaklarını, bedenimi sıcak bir dil gibi yalayan rüzgarı hissetmek" (s.18).
"Bir balona şekil veren hava gibi, benim de hayatıma şekil verecek bir şeye gereksinimim var. Şu anda bunun ne olabileceğini bile bilmiyorum, belki ancak sevgi diye tanımlanacak bir şey" (s.21)
"Korkmadığını söylediğin şeylerden korktuğuna eminim. İstemediğini söylediğin şeyleri de çok istiyorsun. Umutsuzluk değil seninki, sadece bıkkınlık. Yaşayan herkesin umudu vardır" (s.78-79).
Hiç yorum yok: